15 Mart 2010 Pazartesi

Hep bir alçım olsun isterdim...

Küçükken orasını buranı kıran çocuklardan değildim hiç. Çok yaramazdım, çok kavga ederdim erkek çocuklar gibi. Birkaç,annesinin elini tutup ağlaya ağlaya kapımıza dayanmış çocuk vukuatım vardır ve fakat hiç bir kemik hasarım olmadı bugüne kadar. Dizlerim paramparçadır mesela, dikiş izleri doludur. Kafam öyle, alnımda sol kaşımın üstünde 6 tane dikiş izi var :) Kuduruk bir çocuk olmama rağmen sanıyorum annemin zorla mideme tepiştirdiği sütler sayesinde kemiklerim aldığı bütün darbeleri ustalıkla geri püskürtmeyi bildi. Herzaman güçlü bir bünyeye sahiptim. Çocukken hep hasta olurdum ama sonradan bir açıldım pir açıldım maaşallah. Hele ki liseden sonra pek doktor yüzü görmüşlüğüm olmadı allaha şükür. Özenirdim böyle kolunu bacağını kırıp alçıya alınan, sonra o alçıya imza attıran, şişle kaşınan çocukları gördükçe (Önce MR şimdi alçı, allahım benim ne garip özentilerim var, ne garip bir bilinçaltıdır bu) allahım keşke benim de bi yerlerim kırılsa diye çoook iç geçirdiğim olmuştur. Hiç unutmam bir gün ilkokul 3 yada 4. sınıfa gidiyorum. Beden eğitimi dersinde bizi serbest bırakmış öğretmenimiz. Bahçede tepişiyoruz arkadaşlarla. Böyle parklarda asılıp sallanmak için çeşit çeşit  mekanizmalar, demirler vs. olur ya, adını bilmiyorum ama anlamışsınızdır herhalde ne olduğunu (inşallah) İşte ikili kulplu beygir gibi birşey var onun tepesindeyim, bir yandan da birşeyler tıkınıp millete laf atıyorum.. Ordan hangi aklı evvel çocukla idrar yarıştıracaksam artık, sen bu ikili demirlerin tekinde ellerini açıp oturabilir misinler, ben otururum, oturamazsınlar. Derken çotank die bi ses ve ben yerdeyim :) İnan olsun düştüğüme, yada acıma ağlamadım. Ya kafam kırılır da kafamı alçıya alırlarsa diye ağladım hep. İstiklal gazisi, mevlevi dervişi modunda nasıl hava atardım kafamdaki iki metre alçıyla millete :) Çükür ki dikişlerle kurtardım paçayı. Kafam sarıldı tabii o ayrı. Rezil olup karizmamı çizdirdim. Annem ne ağlamıştı korkudan beni öyle görünce, küsmüştü bana. Bi daha hiç yaramazlık yapmıycam sözleri verdim ama tabi tahmin edeceğiniz gibi hep boş vaadler olarak kaldı bunlar.

Velhasıl, yaşadığım en kötü bu kafa patlağı bile kırılma ve alçı ile sonlanmadı. Bünyem iyice hırs yaptı. Geçen haftalardaki doktor maceramı biliyorsunuz. Doktor hanım ilaçlarımı yazdı falan ben hala kadının gözünün içine bakıyorum. Hani bana alçı der gibi :) Baktım tık yok. Hemen atıldım; Şeeey doktor hanııım, böyle bileğimi sıkı sıkı sarsam acaba iyi gelirmi diyorum ben. :) He gelir gelir :) Basit bir düşük el ateli yazalım şimdilik, kesin tanıdan sonra hangi bölgedeyse orası için uygun bir atel yaptırırsınız. Oh çok şükür deyip lay lay lom eşliğinde ortopediciye seyirttim. Bu siyah düşük el atelini aldım :) Sonrada tam bileğin üstüne kokoş bi taşlı süs kondurdum. Oooh mis gibi oldu işte.

Artık bütün özentilerim son buldu. Yani öyle umuyorum. İnşallah. Yoksa daha başıma ne işler açarım bilmem :)
Kocaman sevgilerimle. Ve sağlıkla dolu günler :)

7 yorum:

  1. geçmiş olsun şekerim.. acil şifalar diliyorum...

    YanıtlaSil
  2. geçmiş olsnn kolunu kıran kıranaaa:D

    YanıtlaSil
  3. teşekkür ederim çelibicim ve tuğbacım. Kırık değil Tuğba. Nerdeee :) Kemiklerim sağlam diyorum ya :) Bionik adam gibiyim :)

    YanıtlaSil
  4. çok geçmiş olsun ne afacan bir çocuklukmuş böyle erkek çocuklar gibi
    anneciğini nede çok üzmüşsün o zamanlar
    yayamaz kıs seni

    YanıtlaSil
  5. Ya öyle vallahi Sevimcim. Ve ben o yüzden sakin çocuk sevmiyorum, öyle uslu uslu oturan. Kudurukluk yapmayan. :) İnşallah birgün bir bebeğim olursa bana benzesin. Sinir krizleri geçirtsin bana :)

    YanıtlaSil
  6. :)) Geçmiş olsun..
    Bende isterdim...Alçıların üzerine yazılar şekiller yapılıyordu...Ama atelin tasarımı süper olmuş:))

    YanıtlaSil
  7. :) teşekkür ederim Kupia papalina :)

    YanıtlaSil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts with Thumbnails