23 Mart 2010 Salı

Vöğg, Kaktüsüm ve tekaütlerim.

Bu resme bakıp kaydın nereye gideceğini düşünenlere itirafımdır; hiçbir fikrim yok. :) Üç küçük öyküden oluşacağını biliyorum sadece. Üç ayrı resmile uğraşmamak için üçünü bşr arada görüntüledim. İyi de oldu yerden tasarruf ettim :)

İlk sırayı, ilk sayısını merakla beklediğimiz, bulabilmek için dağları deldiğimiz, bulamayacağız diye aklımızın çıktığı, eniştemize lütfeeğğğğn diye hönkürdüğümüz ve eniştemizin binbir zahmetle bulup kucağımıza bıraktığı, buldumcuk olduğumuz, süsleyip püslediğimiz yeni bebek Vogue Türkiye'ye veriyorum. Hasretle kucaklayıp, hala iç geçirerek sayfalarına baktığım, ca'nım dergimize hoşgeldin diyorum. Sana da teşekkür ediyorum enişte tekrardan :) Ve inşallah birgün böyle bir tasarım dergisi çıkarırız birlikte. Dünyalar benim olur. :)

İkinci sırada emekli olmuş fotoğraf makinelerim var. :) Büyük olan annemin yıllar yıllar öncesinden bana hediyesi eski moda bir fotoğraf makinesi. Bu benim ikinci makinamdı. İlki İstanbul'da bir arkadaşımda kaldı yıllar önce, saklıyorsa(ki sanmıyorum) hala ondadır. Diğeri de son digital makinamdı kendileri. Şiddet içeren bir yaşam karesinde duvara çarpma suretiyle dağıldı. Tüm makinalarım adına ikisine verdikleri hizmetten dolayı teşekkürlerimi sunarım.

Ve trionun son öğesi, Muhittin amcamın (Berhanımın babası) hediyesi kaktüsüm. Kendisi çiçek sever bir doğal taş uzmanıdır. Elimdeki rahatsızlığa, bilgisayardan çıkan radyasyonun da katkısı olabileceğini düşünüp bana bu kaktüsü hediye etti geçen yıl. Tam benlik bir çiçek. Sürekli ilgi göstermem gerekmiyor. haftada bir iki fıs fıs yapıyorum o kadar. :)

Bugünün son postunu da yayınlamanın verdiği mutlulukla huzurlarınızdan ayrılıyorum efendim. Sevgiler, saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts with Thumbnails