17 Eylül 2010 Cuma

Fahri Son Kilitçi ünvanı istiyorum ben :D

Yıllar yıllar önce ben daha küçümenken ve güzel Bursa'da henüz hiçbir AVM yeşermemişken, İstanbullu bir arkadaşın ağabeyi şimdi ismini hatırlayamadığım bir AVM'de kokoş bir mağazada (sanıyorum Beymen idi) müdürlük yapıyordu. Geleni gideni, vitrinlerini öyle bir güzel anlatırdı ki ben gariban, hafızasının aldığı ve gördüğü en kokoş mağaza vitrini İntamdaki Vakko mağazası olan küçük kız, hevesle onu dinlerdim. O yıllardaki hayalleri tasarım-kesim-dikim-üretim olan benim için mağazaların anlamı çok büyüktü. Kesinlikle ve kesinlikle hepsine gereken özen gösterilmeli, vitrin tasarımlarına saygı duruşunda bulunulmalıydı. (Hele o kocaman vatkalı gömlekler, uzun siyah etekler giymiş mankenleri izlemek sanıyorum bütün 80'li yıllar bebelerinde aynı haleti ruhiyeye sebep olmuştur)

Ve yıllar yıllar sonra Mall'ler pire gibi her yanı sardıktan ve zincir mağazaların sayısı mantar gibi çoğaldıktan sonra şöyle iki-üç saniye göz atıp geçme dönemi başladı benim için. Çoğu birbirinin aynı/benzeri mağaza tasarımları bu ilgimin sönmesinin baş sebebi. Velhasıl hiçbirşey eskisi gibi değil. (Bu cümle yaşlandığımın kesin kanıtı) Ama ben hala vitrin tasarımlarını ve ürünlerini beğendim birkaç mağazanın içerisinde kendimden geçene kadar dolaşmaya bayılıyorum.

Hal böyle olunca, ve ben artık çalışan zavallı bir köle olduğum için, sınırlı zamanlarda uğrayabiliyorum alışveriş merkezlerine. İş çıkışı çok sevgili bebeğim Zişan ile 2-3 saatlik zaman dilimini en verimli şekilde kullanmak üzere atıyoruz kendimizi ışıltılı vitrinlerin kucağına :D

Yemeklerimiz bile bu aceleden nasibi alıyor. Yemeden yutup, alelacele kahvelerimizi içip (Bu arada buradan Kahve Dünyasını geçen akşam ki rezil servisi yüzünden kınıyorum, tamam o gün çok bakımsız olmuş olabiliriz ama bir kahve içmeyi haketmiştik) başlıyoruz ayaklarımıza kara sular inene dek dolaşmaya...

Ayakkabılar, çantalar, etekler, t-shirtler, gömlekler ve elbiseler derken, o saçma anonsla kendimize geliyoruz. :D Alışveriş merkezimiz az sonra kapanacaktır, vır vır vır, dır dır dır... Ne gereksiz bir anons :(


Ve apar topar korkunç-ıssız otoparka inip evimizin yolunu tutuyoruz. Bu artık bizim rutinimiz oldu sanırım. İlk seferinde epey komik gelen bu durum artık can sıkıcı olmaya başladı. Çünkü sınırlı saatlerin olduğunu bilmek bünyeme hiç iyi gelmiyor. :( Acele etmeyi hiç sevmiyorum zira.

Sonuç olarak birgün beni kameralarda tam çıkış saatinde salya sümük ağlarken  izleyecek AVM yetkililerine sesleniyorum. Korupark'ın anahtarlarını bana verin. İşimi hallettikten sonra sessiz sedasız kilitleyip çıkarım ben. Sabah masaj koltuğunda uyuya kalmış bulursanız da ses etmeyip, üstümü örtün. Çünkü ruh sağlığım tehlikede. :D Sevgiler ve koccaman öpücükler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts with Thumbnails