14 Temmuz 2010 Çarşamba

Küçük Kara Balık...

En sevdiğim masallardan biriydi, Samed Bahrengi'nin "yasaklı" Küçük Kara Balık'ı. Bugün bile okusam yine aynı hissedebileceğim çok sevdiğim küçük kara balık. Yerine kendimi koyduğumda cuk oturan küçük kara balık...
Gelgelelim yazımın Bahrengi'nin bu küçük kara balığıyla hiç alakası yok. Benimki biraz vicdan muhasebesi ve kendini bir nebze olsun rahatlatabilme çabası. İdeolojimle ilgili yazmayı, politik-siyasi söylemlerde bulunmayı sevmediğimi sanmayın. Ve fakat bugün bundan değilde gerçek bir balıktan bahsetmeyi, az da olsa gülmeyi arzuluyorum. Yazının akışı nereye gider bilmiyorum ama, istediğim budur vesselam :)
Yaklaşık bir ay kadar önce bendenize bir balık emanet edildi ismi İzmit olan. Hayvanları sevme konusunda başarılı, sorumluluklarını alıp, bakıp, besleyip, büyütme konusunda ise son derece başarısızım. (Bknz: Kaçan kedim Kaymak) İzmit'in de akıbeti tahmininiz üzre ölüm oldu. Balık öldü. Reaksiyon ondan sonra başladı. Gerçekten balığın ölümüne çok üzüldüm. Süs balıkları için bile "tadları nasıldır acaba" diye düşünen ve balık beslemeyi gereksiz bir uğraş olarak gören ben, bu duruma çok üzüldüm. Çünkü ne olursa olsun, yaşayan, hareket eden, beslenen bir canlıydı. Velhasıl ilk gün adını değiştirip Hüsnü koyduğum ve zannımca bu isim değişikliğini bünyesi kaldıramayan küçük İzmit, sırtüstü yatış pozisyonunda hakk'ın rahmetine kavuştu. Adaam yeni bi tane alırım bişey olmaz diye kendimi rahatlatmaya çalışsamda, içimdeki suçluluk duygusu gitgide büyüdü. Yerine aldığım yeni balığın İzmit'e benzememesi, ve öldürdüğüm balığın üç yıldır yaşıyor olduğunu öğrenmem (Elimde iki haftada öldü) gibi can sıkıcı durumlar da eklenince, uzun süredir yazmadığım Blog sayfama dönüş yazımın İzmit'e ithafının makul derecede vicdan rahatlatıcı olabileceğini düşündüm :) Bir güzel fotoğraflarını çektim az önce Yizmit'in (Yeni İzmit). Sanırım patlayan flaşlar da sinirlerini bozdu. Bi değişik davranıyor. Korkuyorum ölecek diye. Artık bir balığı öldürünce, diğerleri de her koşulda ölecekmiş gibi hissediyorum. :( O yüzden bugün derhal bu balıktan kurtulmak istiyorum. Onu sevgi dolu ve ilgili sahibinin şefkatli ellerine bırakır bırakmaz kendimi hafiflemiş hissedeceğim.
Gelelim bölüm özetine;
Demekki neymiş? 29 yaşına adım atacağım bu devekuşu günlerimde bile hala koşulsuz şartsız hiçbir şekilde sorumluluk almaya gelemiyorum.
Almak istesem de alamıyorum.
Çocuğu olan evli ve çalışan anneler bence uzaylı.
Artı bir de balık, kedi, köpek, kuş vs. hayvan besleyen anneler var. Onlar bu galaksiden bile değil benim gözümde. Çok çok öpüyorum. Sevgiler saygılar...:)

4 yorum:

  1. :) yine çok güzel yazmışsın fatoş... Balık için üzülme alın yazısı sonuçta öyle yazılmış. ne bir saniye eksik ne bir saniye fazla yaşayamacaktı zaten....

    YanıtlaSil
  2. :D teşekkür ederim eniştecim :D balık konusunda da çok haklısın. :D

    YanıtlaSil
  3. sevgili ademkızı yıllar yıllar sonra küçük kara balığı ben de almıştım :) öte yandan bizim balıklar da vefat etti, bize hediye edeninkiler de, anlayamadık bir türlü balık beslemek bir tür hüner midir :)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Mine; Küçük kara balık çok güzel bir masal. Ve herkes okumalı bence. :) Bu balık işi gerçekten de dediğin gibi bir hüner. Hemen ölüveriyorlar. Pet shoptaki adam aynen şunu söyledi;"Valla abla 24 saat başında da beklesen, öleceği varsa ölür" :D:D

    YanıtlaSil

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts with Thumbnails